İndirim!

Köçek ”Herkese Kendi Rengindedir Ölüm”

Icinde Ne Var

 15,00

Stok kodu: 978-625-7237-05-5 Kategoriler: , , ,

Kitap Hakkında

Dil

Türkçe

ISBN

978-625-7237-05-5

Yayım Tarihi

2020

Yayınevi

Yazardan Direkt

Yazar Hakkında

Fuat Uğur

Fuat Uğur

Samsun doğumlu, beş çocuklu ailenin en küçüğü olan Fuat Uğur güzel, eğlenceli ve aynı zamanda acıklı bir çocukluğun ardından Samsun’da liseden mezun oldu. Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi İşletme-Muhasebe Bölümü’nü istemeyerek de olsa bitirdi ve kendini sağ-sol çatışmalarının tam ortasında bulduğu sırada gazeteciliğe başladı; Politika gazetesinde Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık muhabiri olarak.
Gazete kapandıktan sonra Çalışma Bakanlığı’nda İş Müfettişi olarak görev yaptı. Uluslararası bir Barış Bildirisi’ni imzaladı diye Gaziantep’e sürgün edildi. Yaklaşık 4 yılın sonunda istifa edip iş müfettişi ve avukat arkadaşlarıyla bir hukuk bürosu kurdu. Bu süre içinde iş arkadaşıyla 7 ciltlik Açıklamalı Sosyal Güvenlik Mevzuatı’nı yazdı.
Evlendi ve ardından Hürriyet’le yeniden gazetecilik mesleğine döndü. Gazeteciliğe Güneş, İnterstar televizyonu ve Kanal 6 ile devam etti. ATV’de Aktör Süleyman Turan’ın sunuculuğunu yaptığı ‘Kayıp Aranıyor’ ile Aktör Aykut Oray’ın sunuculuğunu yaptığı ‘Katil Kim?’ adlı programlarda yapımcı ve editörlük görevini yürüttü.
Ardından Nokta Dergisi ve Yeni Yüzyıl Haber Müdürlüğü, İntermedya dergi grubu genel koordinatörlüğü, Show Tv Ankara temsilciliği, ATV Haber Genel Yayın Yönetmenliği yaptı.
On yıldır ATV Avrupa’da “Avrupa’da Gündem” programının yapımcılığını ve sunuculuğunu yürütüyor. Ayrıca Türkiye gazetesinde yazıyor.
Meslek yaşamında çeşitli ödülleri var. Öyküleri, Adam Öykü dergisinde yayımlandı. 1998 yılında
“Kutsal Tiber’e Yolculuk” adlı ilk hikâye kitabını çıkardı. İkincisi 2008 yılında “Yalnız Ruhlara Elma Şekeri” adıyla yayımlandı.
Bu arada Ayandon Fırtınası adlı film öyküsü Antrakt dergisi ile Fida Film’in açtığı “Film hikâyesi” yarışmasında ödül aldı.
Çerkes kökenlidir. Bu yüzden kültürel kimliğin ve Çerkes dilinin yok olmaması için çalışmalar yapıp yazılar yayımlamaktadır.
Bir kız çocuğu var.

Besim Han hafifçe göğsünü dışa doğru verdi, kollarını vücuduna diklemesine yanlara uzattı, ellerini bilekten kırık vaziyette yer çekimine doğru bıraktı. Sağ ayağı geride, gözleri mahcup bir edayla yerde, biraz bekledi. Hüseyin’in tokmağı tüm gücüyle davula vurmasıyla birlikte parmakları arasındaki zillerini şakırdatarak gözlerini yerden kaldırdı ve titreyerek göbek atmaya başladı.

Bir dergide okumuştu Nevzat, şiddetle ilgili aklına takılan sorunun cevabını; ihkak-ı hak…

Dönüşü yoktur artık bu gidişin. Köçekçe, en kıvrak ritmiyle Nevzat’ı geçmişiyle buluşturacak, ikinci kez kaderini çizecektir.

İki kişilik cezaevi hücresinde, birbirlerine tutunarak ayakta kalmaya çalışan tıp doktoru Nevzat ile ‘mesleği’ jigololuk ve hırsızlık olan Sencer’in imkânsız dostluklarını hikâye eden “KÖÇEK/Herkese Kendi Rengindedir Ölüm”,  okurları köçeklerin büyülü ve gizemli dünyasıyla tanıştırırken aynı zamanda insanlığın en eski dilemmasını sorguluyor.

Hak edilen bir ölüm var mıdır?

Ya da

Bir cinayeti hangi sebep haklı kılabilir?

Öyküde bu sorularla birlikte “İkilem” in içinde doğru olan değil, zamanın birikmiş tanıklığı, kendine bir yanıt arıyor.

Modern medeni insan, “Şiddetten uzak durmazsak onlardan ne farkımız kalır?” diyordu. Öyle ya, dünyada yeterince şiddet yok muydu zaten? Kurdukları matematik ne kadar doğruydu? Oysa levye adamlar, korkunun kokusunu alan köpekler gibidir. İçinizdeki cesaret uyanmazsa onların içindeki insanlık da ölecek.

Fuat Uğur’un üçüncü eserine adını veren ilk uzun hikâyesi “KÖÇEK/Herkese Kendi Rengindedir Ölüm” hayatı karşılayan öteki öykülerle birlikte yeniden edebiyatseverlerle buluşuyor.

“Kudret’i öldürdüm.”

“Öldürdün mü? Yani sen mi? Peki o kim? Kudret dediğin…”

“Kudret kocamdı…”

Dakikalarca mı sustuk, yoksa daha mı uzun sürdü, hatırlamıyorum. Kocası olduğunu bile bilmediğim bir kadını sevmiştim ve o karşımda, ayak topuklarını ovuşturarak, sarsıcı haberi “Gelirken alışveriş yaptım.” sükûnetiyle veriyordu.

Okur, her bir öyküde geçmişin ve geleceğin birbirine dolaşık halde ilerlediği, zamansız ve mekânsız hayatlara tanıklık ediyor. Vasil’le Fuâd’ı; Hürmüz’le Isabelle’i aynı cümlede buluşturan tesadüflerin nasıl kalıcı izler bıraktığını anlatan öyküler, bir yanıyla tanıdık bir yanıyla hiç fark edilmemiş yaşamlarla dolu.

Değerlendirmeler

Henüz değerlendirme yapılmadı.

Sadece bu ürünü satın almış olan müşteriler yorum yapabilir.