Gündüzlerin, gizini beyaz tüllerle örttüğü asûde güzeli, gecelerin kurt adama dönüştürdüğü bu şehirde, uykular hep pusudadır. Kimsenin rüyası derince değildir. Yedili tepesi, alacağına şahin gibi bekler üstlerinde. Kırık dökük hayatlar, debdebenin, ışıltı ve harala gürelenin arasına serpiştirilmiştir.
Her şeye rağmen, o yine gelene git demez. Anasından azar işitip, yine de o sıcak kucağa sığınan çocuk gibi sarmalar, tatlı sert. Kadim şehir, kendine onca cefayı reva gören sakinlerini, artık kaldıramayacağı yükün altında ezilse bile omuzlar. Bir yandan omuzlar, bir yandan aşılmaz vadiler ve kanyonlar diker önlerine, benimle yaşamak böyle bir şeydir, işinize gelirse diye.
Hayat, ara sıra sızıntılar olsa da keskin bir çizgiyle ayrılmış iki yüzünü yaşatır burada. Geçmişin sabırla ayak dirediği nâzenin ve küskün esintisi, bugünün herkesin bir şekilde kendine yaşadığı pervasızlığına boyun eğmiştir çoğu kez. Tıpkı bu yaşlı ve yorgun şehrin, yaşlı ve yorgun bu mekânı gibi.
…
Ey hüzün, peşimi bırakma.
Nereden geldiğini biliyorum.
Başım gözüm üstüne.
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.