Her şey sanatçı olma kararıyla başladı. 14 yaşımdayken yaptığım ilk besteden sonra içimden müthiş bir heyecanla “işte ben ancak bunu yaparak mutlu olabilirim” demem ile hayatımın zorlaşmaya başlaması bir oldu. Artık geri dönülemez bir yoldaydım. Kararlılığım benim bu tünelden çıkış biletim olacaktı. Kendimi hayatın diğer nimetlerden uzaklaştırararak sadece sanatın verdiği ilahi hissin verdiği doyumla gençliğimi yaşadım diyebilirim. Biliyordum ki bir insan bana sanatın verdiği “evrendeki yaratıma katılma” bilinci ve hissi kadar doyum veremeyecek, heyecanlandıramayacaktı. Beste yaparak başladığım sanatçılık yolum, sanatçı olma kararını aldıktan yaklaşık 2,5 yıl sonra şiir yazarak ve çeviri yaparak başka bir kanal daha buldu. Sanatçıların “sadece kendi kendinden emir alma” özelliği de sanatçılık yolunu benim için iyice cazip kılan unsurdu.
Yol hep rengarenk değildi; karşıma beşeri ve durumsal pek çok engel çıktı. Bazen isyan ettim, bazen hayattan tat alamayacak noktaya geldim, kalbim kırıldı, öfkelendim… Ama bu yolun ancak o engeller sayesinde aşılabileceği konusunda düşüncelerim ve davranışlarım birbirleri arasındaki uyumu daha yeni bulabildi. Bazen beste yaparak bazense şiir yazarak, ama ne olursa olsun yaratarak, bu karanlık dünyaya ışık tutmak, bünyesinde, yüklediği sorumluluğun karşısında çok kuvvetli bir ışık barındırdığı için, hiçbir sanatçıya kendi yolu için “bu kadar zorluğa neden katlandım ki” gibi bir cümleyi asla kurdurtamaz. Sanatçı bireysel şovunu kolay kolay bitirecek insan değildir. O bir şahsiyettir. O, insanların da kolay yollarla kendi için hafif hale getirmeye çalıştığı bu yolun zorluklar kadar kalıcı güzellikler barındırdığını haykırmak ister. Çünkü bilir; herkes sanatçı doğar, mühim olan öyle kalmaktır.
Benim de hayatım boyunca ek işim, hem doğam hem de seçtiğim yoldan ötürü, hep bu olacak. “Yazdığım bu kitaptan insanlara ne kadar ışık geçse o kadar iyidir” cümlesini her sanatçı gibi ben de kuruyor olacağım. Herkese iyi okumalar…
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.